Anadolun tarihcesi
Anadol,
Türkiye'de
seri olarak üretilen ilk
otomobil markasıdır.
Anadolun Türkiye için önemi Almanya için Volkswagen fosfosun ve İtalya
için Fiat 500 ile karşılaştırılabilinir.
Anadol
Vehbi Koç
tarafından kurulan
Otosan
Otomobil Sanayi A.Ş. tarafından
1966-1984 yılları arasında
İstanbul'daki
fabrikada üretilmiştir.
Anadol-Otosanun kuruluş tarihcesi çok ilginç ve ilgilenler için
Başlangıncından bitişine Anadolun hikayesi (Aydın Demirer und Özgür
Aydoğan, Güncel Yayıncılık) kitabında aydınlatınıyor.
1960'lı
yıllara kadar Türkiye'de sadece Amerikan otomobilleri ve bazı Avrupa
otomobilleri bulunuyordu. Ancak ülkede bir döviz darboğazı vardı. Hem ithal
edilen otomobiller, hem de bu otomobillere gerekli olan yedek parça için yabancı
ülkelere önemli miktarlarda döviz akıyordu.
1959'da
kurduğu Otosan Fabrikaları'nda Ford markası altında kamyon üreten Koç, artık
Türk otomobilini Otosan Fabrikaları'nın çatısı altında üretmek istiyordu.Koç
Türkiye'de otomobil üretimiyle ilgili olarak Ford'la görüşmeye gittiğinde firma
yetkilileri ona küçük rakamlarda üretim yapmanın anlamlı ve karlı olmadığını
anlattılar veotomobil ithal ederek satmaya devam etmesini salık verdiler; çünkü
1966yılında Türkiye'de 91 bin araçlık otomobil parkı vardı ve yıllık otomobil
satıştan da 2 ila 3 bin civarındaydı. Ancak Koç yılmadı; çünkü ona göre ithalat,
döviz kaybı demekti.
Bununla
birlikte Ford yöneticilerinin de belirttiği gibi yılda 23 binlik üretim, yapılan
yatırımı amorti etmezdi; çünkü bir otomobilin kalıp maliyeti 50 ila 60 milyon
doları buluyordu ve bu da her bir otomobile sadece kalıp maliyeti için 4 bin
dolarlık amortisman payı demekti. Bu paraya o yıllarda neredeyse bir otomobil
satın almak mümkündü.
Anadol'un ilk
modelleri
İngiliz
Reliant
ve
Ogle Design
tarafından tasarlanmıştır.
Bütün
modellerinde kaportası
cam elyafı
ve
polyesterden
yapılan Anadol'da motor olarak da
Ford motorları kullanılmıştır. İlk kullanılan
motor, Ford'un Cortina modelinin 1200 cc'lik Kent motorudur.
glass
maliyetlerindeki artışlar STC-16nın üretim maliyetlerinin aşırı yükselmesine
neden olduğu gibi, bu maliyetlerde yapılacak üretim sonrası satışların sadece
yüksek gelir grubuna hitab etmesi ve aracın benzin tüketiminin yüksek olması bu
arkadan itişli spor modelin üretim ömrünün çok kısa olmasına neden oldu.
Anadol'un
üretimi
19 Aralık
1966'da başlamış olsa da,
satış ve trafik tescili için gerekli olan "Yeterlilik Belgesi" ve "Araçların
imal, tadil ve montajı hakkında teknik şartları gösteren Yönetmelik" onayı
Makina Mühendisleri Odası'ndan
28 Şubat
1967 tarihinde alınmış ve
dolayısı ile Anadol satışları bu tarihten sonra başlamıştır.
Anadol adı,
açılan isim yarışması sonucunda finale kalan; Anadolu, Anadol ve Koç arasından
seçilmiştir.
Anadol
otomobil tarihinde önemli adımlar attı.
Wankel Motor
Otosan Dizayn
ve Geliştirme Bölümünde Claude Nahumun başkanlığında çalışan yetenekli mühendis
grubu, boyutları küçük olmasına karşın 100 HP güç üreten bir Wankel motor
geliştirdiler. Ancak bu geliştirilen motor, yüksek araştırma geliştirme
masrafları ve
Wankel motorunun bilinen ve çözülemeyen problemleri nedeniyle
Anadol modellerinde hiçbir zaman kullanılamamıştır. Bugün, geliştirilen bu
motorlardan biri
Rahmi Koç Müzesinde sergilenmektedir.
FW11
1977de
Marcello
Gandini FW11 modelini Anadol ve Reliant için dizayn etmiştir. Reliant
bu dizaynı geliştirerek Scimitar SE7 modelini üretime almış ve piyasaya
sürmüştür. FW11in 4 adet prototipi üretilmiş ve bunlardan ikisi Anadol markası
ile Türkiyeye, diğer ikisi de Reliant markası ile
Ingiltereye gönderilmiştir. Türkiyeye gelen prototiplerin
biri beyaz, diğeri de mavi renkliydi. FW11, modern dizaynı ve o döneme göre
fazla lüks sayılabilecek aksesuarlar içeriyordu. Mesela, o dönem üretilen hiçbir
arabada olmayan elektrikli camlar buna örnek olarak verilebilir. Dolayısıyla,
üretim maliyetleri oldukça yüksek olan bu modelin üretimi rafa kaldırılmıştır.
Koç Holding, bu gelen prototipleri uzun yıllar depolarında
tutmuştur. FW11 modelinden bir tanesi 2004 yılından beri
Rahmi M. Koç Müzesinde sergilenmektedir.
Reliant ise
Otosanın projeyi
rafa kaldırmasından sonra, FW11 modelini Reliant Scimitar SE7 olarak üretmiştir.
FW11 projesini daha sonra Fransız
Citroen
firması satın almış, fiber yerine aluminyum kullanılarak bazı değişiklikler
yapmış ve Citroen BX adı ile best-seller modelini yaratmış ve 12 yıl boyunca
üretimine devam etmiştir.
kaporta, çelik
iskelet üzerine monte edilen fiber malzemeden yapılmış ve Claude Nahum
tarafından geliştirilen 100 HPlik Wankel motor yerleştirilmişti. Bu modele
ÇAĞDAŞ ismi verildi.
Çağdaş ve
yaratıcısı Jan Nahum,
Devlet Güzel Sanatlar Akademisince verilen
Endüstriyel Tasarım ödülüne layık görüldü . Medya uzun süre bu yeni modelle
ilgili çok olumlu haberler yaptı ve Çağdaşın üretimine 1980 veya 1981de
başlanacağı söylendi. Ancak, 1980lerdeki politik, sosyal ve ekonomik
çalkantılar nedeniyle bu proje hiçbir zaman gerçekleşemedi.
Çağdaşın
üretilen tek prototipi bugün
Rahmi M. Koç Müzesinde sergilenmektedir.
A9
A9, bir
Bertone
dizaynı olarak 1980lerin başında ortaya çıktı ve Anadolun en son prototipi
oldu. 4-kapı ve sedan bir model olan A9 modern bir dizayna sahipti. Aracın arka
görünüşü, sonralarda geliştirilen
Peugeot 405e, ancak aracın tamamının görünüşü 1980lerin
ortalarında piyasaya sürülen
Volvo
sedanlarla büyük benzerlikler taşımaktaydı. Jantlar da ilerici bir anlayışla
dizayn edilmişti. Bu tip jantlar daha sonra 1985lerde piyasaya çıkan Avrupa
modellerinde kullanılmıştır. A9 için ayrıca yeni ve modern bir logo da
geliştirilmişti
Ancak A9 da,
FW11 ve Çağdaş modelleri gibi çeşitli nedenlerle üretim bandındaki yerini
alamadı. Üretilen prototip de ortadan kaldırıldı.